Zamanında Meclis kurulurken Atatürk, her şehirden nüfusuna göre mecliste o şehri temsil edecek kişilerin Ankara’ya gönderilmesini ister. Ankara’ya gelecek kişilerin özenle seçilmesini, yeterli eğitim almış, işlerinde başarılı,çevresinde saygı gören, o bölgenin sorunları …
Zamanında Meclis kurulurken Atatürk, her şehirden nüfusuna göre mecliste o şehri temsil edecek kişilerin Ankara’ya gönderilmesini ister. Ankara’ya gelecek kişilerin özenle seçilmesini, yeterli eğitim almış, işlerinde başarılı,çevresinde saygı gören, o bölgenin sorunları bilen o bölgeyi en iyi temsil edecek kişiler olmasını bizzat şart koşar.
Savaştan yeni çıkmış ülkede bu sıfatlara uygun tabiî ki yeterli kişilerin olmaması gayet normal olmasına rağmen her şehirde büyük bir çalışma başlatılmış. Bu bölgelerden Tunceli ve çevresinde de bu konu ile ilgili çeşitli çalışmalar başlatılmış. Didik didik edilmesine rağmen bölgeyi temsil edecek biri bulunamamış. İlgili zevat bir araya gelip çeşitli kişiler üzerinde tartışmalar yapılırken, zevattan biri bir kişinin adını ortaya atmış. Kendisi Azerbaycan göçmeni olan bu şahsı toplantıya çağırmışlar. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunmuşlar. “Hıdır ağa” olarak tanınan çevrede gayet saygı gören belli bir eğitim almış kişi olarak tanınan ağa, düşünmek için süre istemiş. Bu süre zarfında ailesine ve çevresine danışması gerektiğini bu görevi layıkıyla yapabilmesi için onların desteğini alması gerektiğini belirtmiş.
Ailesinden ve çevresinden yeterli desteği alan Ağa, Ankara’ya doğru yola çıkmak üzere tren istasyonuna geldiğinde ilgi zevattan biri Hıdır Ağa’nın koluna girip son kez konuşmak istemiş. Bu bölgeyi temsil etmenin zor olduğunu, her ne olursa olsun bu görevde başarılı olması gerektiğini ifade etmiş.”Bizler asiliz, sen vekilsin bunu sakın unutma” demeyi de ihmal etmemiş.
Bu konuşma karşısında bir süre düşünen Hıdır Ağa;
” Sizler kap dolusu Süt’seniz, ben Kaymağım. Kaptaki süt temiz değilse kaymak nasıl tertemiz olur” diyerek yoluna devam etmiş.
– ” buyurun beyim, sigaranızı alın ” demiş. Adam şaşırarak
-” nasıl yani, burası cami ” demiş. Şoför ” beyim artık ticaret camiler de yapılıyor ” demiş.
Şaşkınlığı artan adam ” burası ibadet yeri değil miydi, hocalar, imamlar nerede… Peki, ibadet nerede yapılıyor ” diye sormuş.
Şoför ”beyim ibadet üniversitelerde ” diye cevap vermiş.
Adam ” profesörler, doçentler nerede… Eğitim nerede yapılıyor ” demiş. Şoför sakin sakin ” beyim eğitim hapishanelerde ” diye cevap vermiş. Adamcağız panik halinde ” ya hapishanedeki hırsızlar, düzenbazlar nerede ” deyince , şoför cevap vermiş
” beyim onların hepsi şimdi mecliste ” ….