İp üstünde yürüyen, dans eden hatta kurban kesen ip cambazlarının öyküsü, yönetmenliğini İznikli Serdar Güven'in üstlendiği Canıyla Oynayanlar adlı belgesele konu oldu. Film, değişen eğlence anlayışı içinde, yok olmaya yüz tutan geleneksel ip cambazlığı seyirliğinin dününü ve bugününü anlatıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı destekli filmde, Orta Asya Şamanist Türk kültürü ritüellerinden, bir gösteri unsuruna dönüşerek günümüze kadar ulaşan geleneksel ip cambazlığı gösterisinin eğlence kültürümüzdeki yeri, bu gösteri sanatının geçmişi ve bugünü işleniyor. Ulusal ve uluslararası festivallerle, televizyon kanallarında gösterilmesi planlanan belgesel filmin süresi ise 52 dakika.
Filmin yönetmeni Serdar Güven, sinemanın henüz yaygınlaşmadığı, televizyonun ise hayal olduğu 1940'lı yıllarda her yaştan insanın en büyük eğlencesinin cambazhaneler, efsaneleşmiş kahramanların ise ip cambazları olduğunu söyledi.
Değişen eğlence anlayışıyla birlikte ip cambazlarının sayısının giderek azaldığını, cambazhanelerin de birer birer kapandığını anlatan Güven, bu konuya duyduğu ilgi nedeniyle bir belgesel hazırlamaya karar verdiğini belirtti.
Türkiye'de daha önce ip cambazlarıyla ilgili bir belgesel projesi çalışılmadığını dile getiren Güven, Belgeseli yapmamdaki en büyük etken çocukluğumda yaşadığım İznik panayırlarına ve panayırlarda izlediğim akrobatların, cambazların heyecanlı gösterilerine ve artık kaybolan panayır eğlence kültürüne duyduğum özlem dedi.
Belgesel çalışırken bir dönemi yaşamış ve tanıklık etmiş ya da öznesi olmuş karakterlerin öykülerini onların ağızlarından arşivlemenin çok önemli olduğunu vurgulayan Güven, şunları kaydetti:
O yüzden hayatta olan son ip cambazlarımızın ya da Cumhuriyet dönemini ya da cambazhanelerin görkemli dönemlerini yaşamış ip cambazlarımızın peşine düştük. Çok azı hayatta olduğu için bu konuda da bir hayli zorlandık ama en azından son tanıklarının gözünden bu eğlence kültürünü belgeselimize yansıtabilmek bizim için çok önemliydi.
Belgeselin öncelikli görevi arşiv ve belge yaratmaktır, bu sayede toplumsal hafızayı tutmaktır ki bizim sloganımız 'yarına ne kaldı?' sorusudur. Her şeyin çok hızlı bir şekilde tüketildiği ve deforme olduğu günümüz koşullarında belgesel, bu tüketim ve deformasyon yaklaşımının önünde bir duruş yaratmaya çabalamaktadır.
Kaynak: AA