İznik Bazilikal kilise 2022 yılı kazıları start aldı. Eylül ayı sonuna kadar devam edecek kazılarda 16 Lisans ve Yüksek lisans öğrencisi yanı sıra 5 akademisyen de görev yapacak.
2014 yılının en önemli 10 keşfi arasında 3.sırada yerini alan İznik Gölündeki Aziz Neophytos bazilikasının, 2023 yılı itibari ile Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak turizme kazandırılması planlanıyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan bu proje ile ilki Muğla’da bulunan Sualtı Arkeoloji Müzesi ardından Ülkenin ikinci Sualtı Arkeoloji Müzesi İznik’te hayata geçecek.
Bugün “Senato Sarayı” olarak tanımlanan bölgenin 500 metre kadar doğusunda uzanan anıtsal bir bazilikaya ait yapı 30×19 metre boyutlarında, diğer bir değişle yaklaşık 600 metrekarelik kapalı bir alanı kaplıyor. İlk bulunduğu yıllarda su seviyesinin yaklaşık iki metre altında bulunan tarihi yapı İznik Gölündeki su çekilmesi ardından şu an yer yer sahilden görünür halde bulunuyor.
Kıyıdan yaklaşık 20 metre açığında bulunan İznik Gölü Bazilikal Kilise kazıları ilk olarak 2016 yılında İznik Müzesi başkanlığında başladı. 2021 yılına kadar Müze başkanlığında devam eden kazılar, bu yıl itibari ile Kültür ve Turizm Bakanlığının girişimleri doğrultusunda Cumhurbaşkanlığı kararnameli kazılar statüsüne geçerken 2022 yılı itibari ile kendi başına kazı başkanlığı bulunan bir hale geldi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde, Bursa Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle Bursa Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü bilimsel danışmanlığında yürütülen kazılar, BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin başkanlığında 21 kişilik su altı kazısı eğitimi almış uzman bir ekip tarafından yürütülürken kazı, tasnif, dijital arşiv ve restorasyon gibi zorlu bir süreçler içeriyor. Ekümenik konsilin bu alanda toplanıp toplanmadığı konusunda ip uçları elde etmek amacıyla sürdürülen çalışmalar hakkında bilgi veren kazı başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin,
“İznik Gölü Bazilikası, hem Aziz Neophytos adına inşa edilen bir kilise olması hem de öncesinde büyük olasılıkla I. Konsil’in burada toplanma olasılığı nedeniyle inanç turizmi açısından oldukça önemli bir kalıntı. Bu nedenle burada söz konusu olasılıkların gerçek olup olmadığını ortaya çıkarmak üzere dalış çalışmalarına devam ediyoruz. Bugüne kadarki buluntular arasından en önemli sonuç, kilisenin tam olarak 13. yüzyılda yani Laskarisler döneminde terk edildiği ve kaderine bırakıldığı artık netleşmiş oldu. Yapı temellerinin 13. yüzyıldan sonra su altında kalmış olma ihtimali de var. Çünkü kazı yaptığımız alanda kilisenin gömülerek terk edildiğini tespit ettik. Bu, önemli bir ayrıntı.
Henüz su altında ne zaman kaldığıyla ilgili açık bir veriye ulaşamadık ama yapının ilk etkili şekilde yıkılması, 10. yüzyılda gerçekleşen büyük depremde gerçekleşmiş olduğunu düşündürüyor. Bu konuda önemli ipuçları elimizde var. Büyük bir ihtimalle 10. yüzyıldan sonra tekrar eski ihtişamına, görkemli günlerine dönemedi ve esaslı bir onarım yapılamadı. Elde edilen verilere göre, kilise biraz daha küçültülerek bir mezar kilise olarak varlığını devam ettirdi, kutsallığından dolayı. Sonrasında da 13. yüzyılda Laskarisler döneminde tamamen terk edilerek kaderine bırakıldığını en azından bu zamana kadar yaptığımız kazılarla kesin olarak ortaya çıkarmış olduk.” dedi.