Artan maliyetler karşısında ezilen ve işsizlikten bunalan vatandaşlar, türbeleri adeta ‘iş ve işçi bulma kurumu’ gibi görüyor. Bursa’nın İznik ilçesinde, Abdulvahap Sancaktar Türbesi’ni ziyaret edenler, türbeye Türk Bayrağı asıyor. Türk Bayraklarının üzerine yazılan istekler ise pes dedirtiyor. Kimileri ‘Ölümsüzlük’ dilerken, kimileri de çocuklarının ‘doktor’, ‘polis’ olmasını istiyor.
Adeta Dilek Kutusu
Artan maliyetler karşısında ezilen ve işsizlikten bunalan vatandaşlar, çareyi türbelerde arıyor. İznik ilçesinde, halk arasında ‘bayraklı dede’ olarak bilinen Abdulvahap Sancaktar Türbesi’ne ziyarete gelenler, türbeye Türk Bayrağı asıyor. Türk Bayrakları üzerine yazılan istek ve dilekler ise pes dedirtiyor. Türbe adeta ‘iş ve işçi bulma kurumu’ gibi görülüyor. Ziyaretçilerin kimileri ‘Ölümsüzlük’ dilerken, kimileri de çocuklarının ‘doktor’ ‘polis’ olmasını isterken bazıları da “Kabe”ye gitmenin kısmet olması dileğinde bulunuyor.
Duyarlı vatandaşlar ise türbeye asılan Türk Bayrakları üzerine yazı yazılmasının saygısızlık olduğunu, yetkililerin buna müsade etmemesini istiyor.
Dilek Dilemek Nedir?
Anadolu’daki dilek kültürünün kökeninin Orta Asya’daki Ovoo adı verilen ağaç ve taş içerikli tapınaklar olduğu bilinmektedir. Bu yapıtlar insanlar tarafından, Gök Tanrıya saygılarını göstermek için yüksek yerlere kurulur ve Yaradan’dan dilekler burada dilenirdi. Eskiden bu yapılara büyük saygı gösterilir, özellikle uzun yola gidenler bu yapıtlarla karşılaşırsa onun etrafında döner ve dileklerini dilerdi. Yoksa uzun yolculukların felaketle sonuçlanacağına inanırlardı. Bu inanç Anadolu topraklarında kendine yer edindi ve günümüzde Şamanizm, Budizm ve İslam dininde de insanlar Tanrı’dan yardım istemek ve dilek dilemek için hâlâ dilek ağaçlarını yada farklı mekanları kullanmaya devam ediyor.
Bayrağa Saygısızlık
Günümüzde bazı vatandaşların Dini inanışlarını ifa ederlerken yanlış işler yaptıklarının farkında bile değiller. Dilek kültürlerini yerine getirirken tek dileğin yüce Tanrı’dan istenebileceğini unutup farklı mekân ve objelerde arama yanlışına düşmektedirler. Hele hele resmi bayrağımız üzerine yazı yazılmasının suç olduğundan bile haberdar değiller.
“2893 Sayılı Türk Bayrağı Kanunu”
“-: (Madde 7)
f1. Türk Bayrağı, yırtık, sökük, yamalı, delik, kirli, soluk, buruşuk veya layık olduğu manevi değeri zedeleyecek herhangi bir şekilde kullanılamaz. Resmi yemin törenleri dışında her ne maksatla olursa olsun, masalara kürsülere, örtü olarak serilemez. Oturulan veya ayakla basılan yerlere konulamaz. Bu yerlere ve benzeri eşyaya Bayrağın şekli yapılamaz. Elbise veya üniforma şeklinde giyilemez.
f2. Hiçbir siyasi parti, teşekkül, dernek, vakıf ve yönetmelikte belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları dışında kalan kurum ve kuruluşun amblem, flama, sembol ve benzerlerinin ön veya arka yüzünde esas veya fon teşkil edecek şekilde kullanılamaz.
f3. Türk Bayrağına sözle, yazı veya hareketle veya herhangi bir şekilde hakaret edilemez, saygısızlıkta bulunulamaz. Bayrak yırtılamaz, yakılamaz, yere atılamaz, gerekli özen gösterilmeden kullanılamaz.
f4. Bu Kanuna ve yönetmeliğe aykırı fiiller yetkililerce derhal önlenir ve gerekli soruşturma yapılır.”
İZNİK ABDULVAHAP SANCAKTARİ TÜRBESİ
Abdulvahap, Emeviler döneminde yaşamış ve İslam kuvvetleriyle Anadolu seferine katılmış ünlü bir askerdir. Doğum tarihi belli değildir. XIII. y.y.da yaşadığı sanılan Abdulvahap dede veya Abdulvahap Sancaktari, 717 – 740 yıllarında Anadolu’ya gelen İslâm ordularının İznik’i fethi sırasında Sancaktar olan Abdulvahap Sancaktari fetih sırasında şehit düşmüştür. Türkler, İznik alınınca bu şehit sancaktar için şehrin doğusunda, İznik’e ve göle egemen tepe üzerinde bir mezar yapılmıştır.