“Çınarlı Köyün Muhtarı”
Eğer bir cümleyi doğru yer ve zamanda kullanırsanız, yeter de artar bile 86 yıllık dev bir çınarın yaşamını anlatmaya… Türkiye’nin ilk sosyalist muhtarıydı Fevzi Kavuk…
1960 askeri darbesi sonrası askerler tarafından köy muhtarlığı görevine getirilen, 1980 askeri darbesinde 2 asker tarafından tutuklanan ve 10 ay 15 gün hapis yapmış bir devrimci!
1 Haziran 1931 yılında başlayan 86 yıllık dev bir çınar ağacının yapraklarıdır gençliğimiz, insanca yaşamaktır. Fevzi Kavuk gibi arkanda dev bir insan seli bırakmaktır.
Dünyanın en güzel şiirlerinden bir demektir Fevzi Kavuk, Nazım’dır. Müşküle Köyü‘nün gençliğidir, umududur. Politik ve onurlu duruşudur onu simge kılan yanları… Devrimcidir Fevzi Kavuk ama öyle sizin bildiğiniz günümüzün tatlı su devrimcilerinden değil!
25 Ağustos 1960 ile 12 Eylül 1980 arasında geçen 20 yıl da Müşküle Köyü’nün muhtarlığını yapmış, Türkiye’nin ilk sosyalist muhtarıdır Fevzi Kavuk…
Türkiye’nin dört bir köşesinden gelen yüzlerce arkadaş, dost ve yoldaş Türkiye’nin ilk sosyalist muhtarını, çınarlı köyün muhtarını, Müşküle Köyü’nün gençliğini sonsuzluğa uğurladılar. Nazım’ın Anadolu’da bir çınar gölgesiydi Fevzi Kavuk… Işıklar içinde…
*****
Siyasetin dili iletişimdir!
İletişimi iyi kullanan kitle şüphesiz seçmene giden yolda her zaman bir adım öndedir.
Anayasa Değişikliği Paketi‘nin AK Parti ve MHP’nin oylarıyla TBMM’den geçmesinin ardından tüm gözler 16 Nisan 2017 Pazar günü yapılacak olan referanduma çevrilmiş durumda. Siyasi figürler referandum sürecinde savundukları fikir ve düşünceleri seçmene aktarma yollarına başladılar.
Yerel, genel ya da referandum süreçlerinden en önemli konulardan biri de kitle iletişim araçlarını yani medyayı kullanmaktan geçiyor. Fakat, medyadan önce “siyasal iletişim” kavramına değinmek daha doğru bir adım olacaktır.
Siyasal iletişim temelinde seçilecek kitlenin seçecek kitleye kendini anlatma, seçmeni ikna etme süreci olarak tanımlayabiliriz. Herman ve Chomsky’e göre de, seçilmişlerin kullanmaya çalıştıkları bu iletişimin gerçek amacı ise “rıza oluşturmak”tır.
Yapılan araştırmalarda siyasetçi ile seçmen arasındaki birebir iletişim yanı sıra kitlesel iletişim araçlarının doğru, etkin ve aktif bir şekilde kullanımının öneminin artığı gözlenmekte. Yani doğru bir medya iletişim yönetimi ya da günümüzde büyük kitleri çok kısa sürede harekete geçirebilen sosyal medya kullanımı, kullanılan dilin kalitesine göre seçimin seyrini rahatlıkla değiştirmektedir.
Siyasi aktörlerin geçmişte tercih ettikleri gazete-radyo-televizyona bugün internet ve sosyal medya eklemiştir. Bir siyasi partinin ya da siyasi aktörün sanal ortamdaki tanınırlığı, siyasal iletişim dili seçilecek kişi ya da sistem ile seçecek kişi arasında tüm köprüleri kıyabildiği gibi, doğru sosyal medya kullanımı seçimlerin kaderini etkilemektedir.
Medyada gündeme gelmek doğru bir siyasal iletişim kampanyası mıdır? Tek kelime ile “Hayır”. Bu sorunun cevabına “Evet” demek için, siyasi aktörlerin doğru haber kanallarını tercihleri kadar, seçmene sunulan görsel ve işitsel medya materyallerin de oldukça önemlidir.
Seçmen algılarının biçimlendirilmesine yönelik yapılan seçim ya da referandum kampanyalarını değerlendiren Lillekar yaptığı bir araştırmasında yürütülen kampanyaları şu şekilde sınıflandırdı:
– Ulusal ölçekte koordine edilen ve aynı zamanda yerel rekabet için uyarlanan kampanyalar
– Parti içi kampanya birimlerinin oluşturulması ve danışman kullanımının ön planda olduğu kampanyalar
– Hedef kitlenin ihtiyaçlarını belirleyen ve kamuoyu yoklamalarını içeren pazar bilgisinin kullanıldığı kampanyalar
– İletişimde medya kuruluşları üzerine odaklanan kampanyalar
– Değerlere, tercihlere ya da demografik özelliklere göre tanımlanan hedef kitle yayıncılığı içeren kampanyalar
– Belirli bir kitlenin desteğini kazanmak amacıyla düzenlenen bir dizi etkinliğe yer verilen sürekli kampanyalar
Altı başlık altında değerlendirilen kampanya süreçlerin tamamında siyasi aktörlerin yeni medya ortamlarını ne kadar aktif ve doğru kullandığı çok önemlidir. Referandum süreçlerinde siyasi aktörler ile seçmen arasında kurulacak tüm köprülerin Facebook, Twitter, Youtube gibi sosyal medya platformları üzerinden yürütülmesi doğru bir adım olduğu kadar, güçlü “rıza oluşturma alanları” arasındadır.
*****
İznik’te referandum sonucu ne olur?
16 Nisan’da Anayasa Değişikliği Paketi oyması için sandık başına gidecek olan seçmen, yerelden ulusala Türkiye’nin farklı bölgelerinde oldukça farklı sonuçlar ortaya koyacaktır. Yerel ve genel seçimlerde yürütülen kampanyalar, siyasal iletişim mesajları referandum kampanyalarının küçük bir yüzdesini doldurmakta.
“Yani, 7 Haziran ve 1 Kasım’daki mesajını 16 Nisan’da veremezsin!”
Bir parti İznik’te referandumda güzel bir başarı yakalamak istiyor ise doğru iletişim kanallarını, doğru kişiler ile kullanmak zorunda. Sert ve rencide edici bir siyasal iletişim dili ile bu süreci yürüten hangi siyasi aktör ya da parti olursa olsun referandumun kaybeden tarafı olacaktır.
Yazımın başında dile getirdiğim gibi;
Eğer bir cümleyi doğru yer ve zamanda kullanırsanız, yeter de artar bile…