ADD İznik Şubesi tarafından Mustafa Kemal Atatürk’ün İznik’e gelişinin 83. yıl dönümü anma töreninin ardından basın açıklaması yapıldı. Mustafa Kemal Paşa Mahallesi Atatürk Caddesinde ki, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) binasında basın mensupları ile bir araya gelen ADD İznik şubesi Başkanı Ergün Balaban, “25 haziran itibari ile gazi meclis işlevsel olarak içi boşaltılmış bir duruma düşerek dört duvardan ibaret olmuştur” dedi.
Başkan Balaban yaptığı basın açıklamasında şöyle devam etti, “Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İznik’e gelişinin 83. yıl dönümünü de bir kere daha kutluyorum. Evet Türkiye’de 24 haziran seçimleri ile yeni bir döneme girildi. Sayın Erdoğan’ın geçmişte Türkiye’nin gündemine getirip daha sonra kaldırdığı, sayın Bahçelinin ise raftan indirip ilerlemesini sağladığı süreç 24 haziran seçimleri ile nihayetlendiğini izledik.
24 Haziran seçimi Anayasa değişikliğiyle hükumet etme sistemini değiştirmiş bulunmaktadır. Demokrasinin olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığı artık tek adamın kuvvetinde vücut bulmuştur. 25 Haziranda parlamenter sistem yerini başkanlık sistemine bırakarak rejim değişikliği gerçekleşmiştir. 25 Haziran itibari ile gazi meclis işlevsel olarak içi boşaltılmış bir duruma düşerek dört duvardan ibaret olmuştur. Oysa Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti kurmadan önce TBMM’ yi açmış, kurtuluş mücadelesinin en buhranlı zamanlarında bile bütün yetki mecliste toplanmıştı.
Dünyanın hiçbir yerinde örneği olmayan bağımsızlık mücadelesinin temelleri gazi mecliste atılmış, bağımsızlık mücadelesi tek el olarak meclisten alınan kararlar doğrultusunda sevk ve idare edilmişti. Kurtuluş mücadelesinin en sıkıntılı dönemlerinde TBMM Atatürk’e başkomutanlık görevini vermiş ve bu görevi 4 defa uzatmıştı.
Dünyanın hangi zaferi meclis üzerine kurulmuştur?
Dünyadaki hangi diktatör, tek adam bütün yetkileri tek elde toplamak varken meclise,kuvvetler ayrılığına önem vermiştir?
Ufkun ötesini gören bir dahi lider olan Atatürk, kurtuluş mücadelesi zaferle taçlanmadan, hatta kurtuluş mücadelesi daha başlamadan önce bile sistemi, rejimi kafasında belirlemiş, hedefini çizmiş,ve o hedef önündeki engelleri tek tek kaldırarak başarıya ulaşmıştır.
Atatürk kurmuş olduğu Cumhuriyette, kuvvetler ayrılığının önemini çok iyi biliyordu. Yine rejimi ve sistemin ilelebet yaşaması için TBMM nin öneminin elzem olduğunun bilincindeydi. İsteseydi halife olur, saltanatlığı getirebilir, hatta krallık ilan edebilirdi. İsteseydi Türkiye Cumhuriyeti rejimini başkanlık sistemi olarak belirler, kendisini de başkan ilan ederdi.
Oysa Atatürk Türk ulusunun geçmişten gelen yaşanmış acılarını çok iyi bilen, gözlemleyen ve hatalardan ders çıkartarak en iyi yönetim şeklinin parlamenter sistem olduğunu gören bir liderdi. Atatürk’ün kafasında medeni seviyeye yükselmiş, bilimden sanata, eğitimden sağlığa çağ atlamış bir Türkiye Cumhuriyeti vardı. Batının gözünde hasta adam olan Osmanlı İmparatorluğundan kendi ayakları üzerinde duran, kendi bilim ve tekniği ile dünyaya rol model olacak genç bir Türkiye amacı vardı. Hayatının son gününe kadar da bu amaç peşinde koşmuştu.
Bugün Atatürk düşüncesini rehber edinmiş, yönünü ve ışığını Kemalizm şiarından alan biz ADD olarak önderimizin açmış olduğu yoldan ayrılmadan aynı kararlılık ve heyecan ile yürüyeceğimizi, ilke ve devrimlerini korumak için mücadele vereceğimizi,siz değerli basın emekçileri önünde tüm İznikli halkımıza duyurmayı görev bilir, bu mücadele süresinde de yüreği Atatürk sevgisi ile dolu olan tüm duyarlı halkımızı bizimle birlikte bu yürüyüşe davet etmeyi borç bilirim” dedi.